30 Haziran 2011 Perşembe

Nadezda Gavrilova'ya Neden Özyeğin Diye Sorduk

Sıradan Biriydim, Şimdiyse Dünyanın En Şanslı Kızı
"Ben özel biri değilim. Tipik, orta sınıf bir Rus ailesinde büyüdüm, normal bir devlet okuluna gittim ve hiçbir zaman çok önemli bir meziyetim olmadı. Ama bu günlerde kendimi çok özel hissediyorum, aslına bakarsanız kendimi dünyanın en şanslı kızlarından biri olarak görüyorum. Benim adım Nadya ve işte benim hikayem.

Aslen Rusya’nın uzak doğusunda yer alan Sakhalin Adası’ndanım. Babam, büyük bir şirkette boru kaynakçısı; annem ise yerel bir ilkokulda öğretmenlik yapıyor. Rusya’daki eğitim sisteminin bir parçası olarak, hayatım boyunca İngilizce dersleri aldım. Buna 3 yıl finans eğitimi aldığım üniversite hayatım da dahil. Ancak şimdi ÖzÜ’de okurken aslında hiç İngilizce öğrenmemiş olduğumu fark ediyorum.

ÖzÜ’de şu anda İngilizce hazırlık sınıfında okuyorum. Buradaki eğitim ile Rusya’daki eğitim arasında gördüğüm en büyük fark, uygulamaya verilen önem. Rusya’daki İngilizce dersleri daha çok dilbilgisi ve ezbere dayalıydı; uygulama yoktu, konuşma yoktu, sadece yazı yazılırdı. Karanlık sınıfları, dizi dizi tahta sıraları ve kağıt üzerindeki kalem seslerini gözünüzde canlandırabilirsiniz. Oysa ÖzÜ’de ders sırasında, her gün görsel, işitsel ve sözlü iletişim ile dili kullanmanın pek çok yolu gösteriliyor. Hatta dersin yüzde 70’ini İngilizce konuşup etkileşimde bulunarak ve yalnızca geri kalan yüzde 30’unu yazı yazarak geçiyoruz diyebilirim. Daha önce hiç görmediğim bir şekilde dilin her yönünü tam olarak tanıma fırsatı yakalıyorum.

Örneğin birkaç hafta önce günün kelimesi “dil”di. Öğretmenimiz önce bize tahtada MS PowerPoint sunumu ile bilgi verdi. Daha sonra bir daire oluşturup vücut dili adlı sessiz bir oyun oynadık. Dersin bitiminde her birimiz dil hakkında bir paragraf yazdık. Bu birbirinden değişik yöntemler, dersi adım adım öğrenip hatırlamamıza yardımcı oldu.

Derslere ek olarak öğretmenlerimiz her zaman sorularımıza yanıt vermeye ve zorlandığımız yerlerde bize yardımcı olmaya hazır. Öğretmenlerimizle bir araya geldiğimiz etüt derslerine haftada bir gitmemiz tavsiye ediliyor, ama ben hemen her gün gidiyorum. Öğretmenlerim, benim zayıf olduğum noktaları tam olarak biliyor ve bunları geliştirmem için bana özel alıştırmalar veriyor. Öğretmenlerim, öğretmeyi gerçekten biliyor, kendilerini bizim yerimize koyabiliyor ve her nerede olursak olalım sıcakkanlı, dostane yaklaşımlarıyla bizimle bir bağ kurabiliyorlar.

Rusya’daki İngilizce öğretmenlerimi hatırlıyorum da… Sınıfa girdikleri anda, dersin bitmesini iple çekiyorlarmış gibi bir izlenim verirlerdi; sanki ilkokuldaymışız gibi dersin bitişini haber veren ders zilini ve hiçbir yararı olmayan, bitmek bilmez tekrarları daha dün gibi hatırlıyorum. Sonra ÖzÜ’deki sınıfıma, öğretmenlerime, sınıf arkadaşlarıma bakıyorum ve gün be gün İngilizcemi geliştirdiğim ve burada olduğum için ne kadar şanslı olduğumu düşünüyorum. İşte bu nedenle özel olduğumu düşünüyorum."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder