13 Temmuz 2011 Çarşamba

Gökçe Gökbalkan'a Neden Özyeğin Diye Sorduk

ÖzÜ’ye ilk kaydolan öğrencilerden biriyim. “Küçük ortak” unvanına layık görüldüğüm için, bu kurumu gerçek bir üniversiteye dönüştürme görevi sanki bana verilmiş gibi hissediyorum. 

Öğrenci uyum programının ilk gününde rektörümüz Prof. Dr. Erhan Erkut, ÖzÜ’de yalnızca birer öğrenci değil, aynı zamanda “küçük ortak” olduğumuzu, üniversitenin büyümesine ve gelişmesine doğrudan katkıda bulunacağımızı söylemişti. Biz bu unvanı hiç hafife almadık.

Küçük ortaklar olarak ilk görevimiz; öğrenci birliği ve öğrenci kulüpleriyle üniversitemizde öğrenci yaşamının temellerini atmak oldu. Şu anda 12 öğrenci kulübümüz var. Bunlar arasından benim en sevdiğim kulüpler; tiyatro, sosyal sorumluluk ve dans kulübü. Son derece aktif olan bu üç kulüp, henüz küçük bir üniversite olmamıza karşın sürekli yeni etkinlikler ve programlar düzenliyor. 

Geçen sene yer aldığım en güzel etkinliklerden biri de sosyal sorumluluk kulübü ile işbirliği içinde gerçekleştirilen “Yaz Atölyesi”ydi. Bu etkinliğin amacı, lise öğrencilerine üniversite hayatını tanıtmak ve onları üniversitede eğitim almaya teşvik etmekti. 10 günlük program süresince, fotoğraf çekmekten, eğitim vermeye, hatta bulaşık yıkamaya kadar türlü işle meşgul olduk. Konuk konuşmacıların küçük konuşmalar yaptığı etkinliğimizde, kurucumuz Hüsnü Özyeğin de bizi yalnız bırakmadı.

Yaz Atölyesi benim için gerçekten hoş bir deneyim oldu. İşe yarar bir şeyler yapmış olmanın hazzını tattım ve henüz 18 yaşında bir öğrenci olmama rağmen, kendimin de ihtiyacı olanlara yardım edebileceğini gördüm. Atölyenin son gününde birbirimize veda ederken, öğrencilerin gözlerindeki gözyaşlarını görünce, bütün çabalarıma ve yorgun argın geçen bütün gecelerime değdiğini düşündüm.

Yaz süresince, aday öğrenciler için Tanıtım Günleri de düzenledik ve ben bu etkinlik kapsamında görev yapan 20 gönüllüden biri oldum. Üç hafta süresince öğrencilerle sohbet ettim, onların Özü’nün akademik kalitesi ve üniversite hayatına yönelik sorduğu sorulara yanıt verdim. Burası benim üniversitemdi ve bana üniversitemin hikayesini anlatma fırsatı verilmişti. Etkinliğin sonunda Dr. Erkut ve Mühendislik Dekanımız Reha Civanlar ile Boğaz’da yemeğe gittik. Birbirinden güzel aperatifler, balık seçenekleri ve bol bol kahkaha eşliğinde unutulmaz bir gece yaşadık. Diğer üniversitelerde okuyan arkadaşlarıma bunları anlattığımda, onlar kendi rektörlerini henüz bir kez bile görmediklerini söylüyorlar.

İşte ÖzÜ öğrencisi ve küçük ortak olmak bu demek. Siz de bu görevi üstlenmeye hazır mısınız?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder