“Birinci sınıf öğrencileri, üst düzey akademik araştırmalara, hele de nanoteknoloji ve nanomekanik gibi konularda yürütülen çalışmalara katılabilir mi? Hiç sanmazdım, ama işte henüz Elektrik-Elektronik Mühendisliği birinci sınıf öğrencisi olmama karşın, Makine Mühendisliği Bölümü’nde Yardımcı Doçent olarak görev yapan Dr. Erdal Bulgan’ın araştırma asistanı olarak çalışıyorum.
Her şey akademik yılın başlamasından 2 ay sonra öğrencilere gönderilen bir e-posta ile başladı. Bir öğretim üyesi, nanoteknoloji alanında görev yapacak araştırma asistanları arıyordu. Teknolojik gelişmeler benim için hep bir merak konusu olmuştu ve nanoteknoloji de son derece ilgi çekici bir alandı. Hatta mezun olduktan sonra, en yeni teknolojileri araştırıp geliştirecek bir firma kurmayı hedefliyordum. Bunun ilk deneyim için bulunmaz bir fırsat olduğuna karar vererek başvuru yaptım.
Başvuru yapanlar arasından üç kişi seçildi ve bize bunun kısa süreli bir proje olmadığı, ÖzÜ’de eğitim gördüğümüz sürece devam edecek ve üzerinde yoğun bir şekilde çalışmamızı gerektirecek uzun süreli bir çalışma olduğu söylendi. Dr. Bulgan, şu anda 100 nanometrelik (1 nanometre, metrenin milyarda biridir) mesafeleri ölçebilen yer değişimi sensörlerinin geliştirilmesine yönelik bir araştırma yürütüyor. Avrupa Komisyonu tarafından verilen Marie Curie Yeniden Entegrasyon Ödülü’nü kullanarak, ÖzÜ’de Nanomekanik Sistemler Araştırma Laboratuvarı’nı (NASREL) kuran Dr. Bulgan, burada silikon nanofotonik, optik mikro-elektromekanik sistemler (MEMS) ve programlanabilir katı serbest-şekillenebilir yüzeyler gibi araştırma konuları üzerinde çalışıyor.
Araştırma asistanları olarak ise bizim ilk görevimiz, literatür taraması yaparak nanoteknoloji, optik ve nanofotonik gibi akademik alanlara ilişkin bilgi edinmek oldu. Dr. Bulgan’ın titiz ve sabırlı yönetiminde, “programlanabilir katı yüzeyler” ve “silikon nanotel dalgakılavuzu cihazları” gibi konularda yazılmış makaleleri okuyup inceliyoruz; ardından da ekipçe yaptığımız haftalık toplantılarda bulgularımızı 10-15 dakikalık sunumlar halinde raporluyoruz. Bu süreç sayesinde, akademik araştırmanın temellerini ve nasıl yürütüldüğünü öğreniyoruz.
Sırada bilgisayar tabanlı kuramsal aşama olan cihaz simülasyonu var. Simülasyonu ise, sensörlerin tasarımı, üretilmesi ve test edilmesi izleyecek. Bu işlemlerin birçoğu Ankara’da Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde gerçekleştirilecek. Bu aşamada araştırma asistanları olarak biz de imalat ve test süreçleri hakkında fikir edinip bu cihazları kullanmayı öğrenebilmek için yazı ODTÜ’de geçireceğiz.
Bazı günler, kendimi çocukken hayalini kurduğum şeyler hakkında, katıldığım toplantılarda konuşurken buluyorum ve bu duruma inanamıyorum. İşte ÖzÜ’de eğitim böyle bir şey: Uygulamalı, katılımcı, etkileşimli. Ve tek yaptığım bir e-postaya yanıt vermekti!

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder